• yardımcı doçentlere geçmiş olsun, artık kaldırılıyor. akademik yapılar yeniden şekilleniyor. ak parti genel başkanı ve cumhurbaşkanı recep tayyip erdoğan' araştırmış dünyada böyle bir şey yokmuş.

    --- spoiler ---

    ülkemdeki rektörlerimizden de ricam var, yök başkanımız ile de bunu konuşuyorum, allah aşkına şu yardımcı doçentlik olayı nedir? şunu bir gözden geçirin. yardımcı doçentlikle ön kesiyoruz. dünyanın kaç yerinde acaba yardımcı doçentlik var? ben araştırdığım yerlerde doğrusu böyle bir mekanizma pek görmüyorum. bunu birileri birilerini oyalamak için yapmışlar. bu, gerçekten ilmiye sınıfına bir paravan, engel oluşturuyor. bunu aşmamız lazım ve aşacağımıza inanıyorum.

    hoca kılıklı bir şarlatanın peşine takılan insan müsvettelerinin neler yapabileceğine 15 temmuz’da şahit olduk. onun peşinde de doçentler var. gözü var görmez, kulağı var duymaz, aynı şekilde ağzı var hakikatı konuşmaz. o bize diyor şah damarımızdan daha yakındır. bunu diyen ilmiye sınıfından.

    --- spoiler ---
  • nasıl ön kesildiğini dinleyip dinleyip anlayamadım.
  • başka ülkede olsa, mesela estonya devlet başkano pitirenko, yök'e dedi, hacı profesörlük gereksiz.

    derim ki; lan kafa açma, git devletini yönet. sana ne üniversitenin düzeninden. sana mı kaldı.

    ama türkiye'de olduğu için elbette yorumum şu;

    "sıyın cımhırbışkınımız didiyse bir bildiği virdir. tişikkirlir cımhırbışkınım."
  • sanırım almanya'daki sisteme benzer bir şeyler getirmeyi hedefliyorlar. zira almanya'da akademi asistanlıkla başlıyor (wissenschaftlicher mitarbeiter ya da wissenschaftlicher assistent) ve sonrasında habilitasyon dedikleri bir yeterlilik projesiyle privatdozent oluyorsunuz. profesörlük burada tam bir ünvan olarak algılanmıyor, üzerine tartısmalar hala devam ediyor. yasal olarak profesör doktorum diyebilmeniz için privatdozent olduktan sonra en az bes sene beklemeniz gerekiyor

    fransa'daki sistem de buna benzer olmakla beraber hdr (l'habilitation à diriger des recherches) dedikleri bir tez ve araştırma yönetebilme ünvanı, asistan profesörlükten profesörlüğe geçişte bir basamak teşkil ediyor. bunu almak oldukça zor. doktora sonrasında, sizden doktoraya benzer bir tez daha yazmanızı bekliyorlar ( almanya'daki gibi). ancak fransızlar kendilerine professeur des universités derler, almanya ve türkiye'deki gibi profesör doktor demezler. bunun yanında, fransa'da genç arastırmacılara sunulan baska olanaklar da var. mesela doktora ögrenciligi esnasında travaux dirigés denilen ana derse yardımcı dersleri size verdirirler. buradan sembolik de olsa para kazanırsınız. ayrıca, kadro sıkıntısı nedeniyle, asistan profesör olmadan önce ater (geçici ögretici ve arastırmacı statüsü) dedikleri bir kontrat yaparlar ve bu statü ile asistan prof'un kazandıgının bir tık altında para kazanır ama kadro sıkıntısını en az üç seneligine yasamamıs olursunuz.

    türkiye'deki mevcut sistemde yardımcı doçentlik, doçentlik öncesinde akademisyenleri kadro açılana kadar beklettikleri idari bir statü. yani doktora sonrasında akademik kariyerinize bu statü ile baslıyorsunuz. buna göre maaşlar belirleniyor. yaptığınız yayınlara ve çalışmalara göre bir üst basamak olan doçentlige terfi ediyorsunuz. sonrasında zaten hepimizin bildiği profesörlük var.

    türkiye'deki sorun ünvan sorunu degil, arastırmacı ve bilim insanı yetistirme sorunudur. yoksa fuat köprülü'nün hiçbir ünvanı yoktu, doktora yapmamıstı ama prof olarak ders vermesine de engel olmadı bu durum. yüksek ögretim sisteminin tamamen reforma tabii tutulması gerekiyor zira intihal o kadar yaygın ki, kendi yaptıgım arastırmalar esnasında bile sıkça yakalıyorum.
  • meali; "akademide kıyım yapacağız ve kendi belirlediklerimizi kestirmeden önce doçent sonra da profesör yapıp bu mevzuyu kökünden halledeceğiz" olan açıklama.

    (bkz: bayram değil seyran değil eniştem beni niye öptü)
  • sanırım profesör kadrolarına atayacak yandaş profesör bulamıyorlar. bir benzerini de avukatları hakim savcı yaparak mı ne yapmışlardı. söylenebilecek çok şey mi? var. söylemeye gerek var mı? yok.
  • doçentlik sınavında, egosu başarılarından büyük jüri üyeleri ortadan kalkacaksa destekleyebileceğim eylem. işte öğrenci olarak bahsettiğimiz akademisyen egosunun arşa çıktığı yer, meslektaşına karşı doçentlik sınavıdır.
hesabın var mı? giriş yap